petrodolar, petro-dolar, petrodollar, bretton woods, petrol, altın, NSC, FED, ABD, Suudi, dolar, kennedy, johnson, fransa, almanya, richard nixon, OPEC, israil, mısır, suriye, iran, katar, rusya, çin, henry kissinger, Bilderberg, Lord Greenhill, Chase Manhattan Bank, David Rockefeller, Lehman Brothers, George Ball, Zbigniew Brzezinski, William Simon, Rosneft, Ron Paul, ırak, petrol savaşları
Enerji piyasaları ile küresel finans sistemimiz arasındaki
karmaşık ilişki, 1970'lerde ABD'nin ekonomik ve politik bir süper güç olarak yükselişiyle
ABD tarafından kurgulanıp, dünya ülkelerine dayatılan petrodolar sisteminin
ortaya çıkmasına kadar uzanabilir.
İkinci dünya savaşı sonrası yaklaşık 20 yıl ABD, dünyanın en
büyük petrol ihracatçısıydı. Nispeten enerji bağımsızlığı, ekonomisini ve para
birimini desteklemeye yardımcı oldu. 1970 yılına kadar ABD, olumlu bir ticaret
dengesi sürdürdü. Ancak ABD nin büyüyen ekonomisi ve artan enerji ihtiyacına
paralel olarak, petrol ihracatçısı olmaktan, petrol ithalatçısına dönüşmesi ABD
ekonomisi için işlerin değişmeye başlamasına neden oldu.
Aşağıdaki grafikte gösterildiği gibi 1960'ların sonlarında
ABD petrol tüketimi ve üretimi arasındaki uçurum ABD'yi petrol ithalatına bağımlı
hale getirmeye başlamıştı. 1970 li yıllarda tüketim hızla artmaya devam
ederken, petrol üretiminin yatay bir ivme kazandığı ve ithalatın hızla arttığı
görülüyor
ABD Doları, 2.dünya savaşı sonrası dünyanın en çok
kullanılan yedek para birimi haline dönüşürken, aynı zamanda ekonomideki büyüme
ve tüketime paralel olarak dış borçlarının artmasına da katkıda bulundu.
1973-74'teki petrol ambargosu, ABD ekonomisinin kırılganlığını ortaya çıkaran önemli
bir işaretti. (www.ihracat.co)
Bununla birlikte, "ulusal güvenlik" bayrağı altında
geleceğin politika rotası sıkı bir şekilde belirlendi: 1973 Ulusal Güvenlik
Konseyi (NSC) tebliğinde "ABD'nin Enerji ihtiyacı konusunda yaşadığı
darboğaz, Ortadoğunun iki lider petrol üreticisi; Suudi Arabistan ve İran'la olan
ekonomik ve siyasi ilişkileri ile birebir ilintilidir” şeklindeydi.
ABD'nin petrol üretimi, tüketimi ve net ithalatları -
1950'den 2000 li yıllara kadar dramatik bir şekilde yükseldikten sonra, ABD
enerji ithalatı önemli ölçüde azalmaya başladı. Bu, diğer şeylerin yanı sıra küresel
doların likiditesini de etkiliyor.
Altın Tabanlı Para Sisteminden Petrodollar Sisteme
Petrodolar sistemini ve onu etkileyen güçleri anlamak, ABD
Doları'nın ne zaman çökeceğini tahmin etmenin en iyi yoludur. Petrodolar
sistemi 60 lı ve 70 li yıllarda dünya ekonomisindeki etkisini kaybetmeye
başlayan doların durumunu, 1944 tarihli Bretton Woods kur sistemindeki stabil
ve güçlü konumuna dönmesine sebep oldu.
Bretton Woods konferansı ve oluşturulan sistem
Sabit döviz kur rejimine dayanan bir sistemdir. 1944
yılında 44 ülkenin katılımı ile toplanan konferansta IMF nin temelleri atıldı,
döviz kurlarını dünya genelinde bir sisteme oturtmak adına, o dönem 2.dünya
savaşına taraf olan her ülkenin borç aldığı ve tahminen dünya altın rezervinin 3/2
sine sahip ABD kendi para birimini merkez alarak bir kur sistemi oluşturdu.
Buna
göre; ABD Doları, ons başına 35 USD tutarında sabit bir fiyatla altın değerine endekslenmiştir,
diğer ülkeler ise para birimlerini dolara endeksleyecektir. Diğer devletler
altın vererek ABD den dolar alabilecek, yine ellerindeki doları altınla
bozdurabileceklerdi. Bu sistem ABD ye kontrolsüz para basma ve buna bağlı
altın fiyatlarıyla oynayabilme imkanı sunmaktaydı.
1945 yılında ABD Hazinesi, resmi küresel altın
rezervlerinin% 63'ünü temsil eden 17.848 metrik ton rezerve sahipti. Altın
destekli Dolar, dünyaya güvenilir ve istikrarlı bir rezerv para birimi olarak
sundu. Bununla birlikte, ABD dış ticaret fazlası 1960'tan sonra düşmeye başlayınca,
Bretton Woods sistemindeki çatlaklar ortaya çıkmaya başladı.
Altın – Dolar sisteminin çöküşü
Kennedy ve Johnson başkanlıkları döneminde, uzay yarışını
finanse etmek ya da yerel sosyal programlarda harcamak için ciddi harcamalar
yapıldı. ABD bütçesinin önemli bir yükü de, Kore ile Vietnam'da yaşanan
savaşlardı.
1971'de ABD, Dolar'ın altın ile değişimini yani dış
devletlerin USD vererek, ABD merkez bankasından altın alma işlemlerini "geçici
olarak" askıya aldı ve doları altın karşısında devalüe ederek ons başına USD
değerini 38.00 USD olarak revize ettiklerini açıkladı.
Avrupa devletleri, özellikle de Fransa ve Almanya,
yaşanabilecek ikinci bir devalüasyondan dolayı ellerindeki ABD doları ile altın
takası yapmaya başladı. Sonuç olarak, ABD altın rezervleri 286 milyon ons kadar
daraldı. Richard Nixon daha sonra Ağustos 1971'de "altın pencereyi kapattı"
ve dolar % 10 oranında ikinci kez devalüe edildi. Bretton Woods sisteminin
çöküşü devamında USD değer kaybını hızlandırıp ABD ekonomisinin çöküşüne doğru
giden bir sürece yol açıyordu.
Arap İsrail savaşı ve petrol krizi
1973 ekim ayında, 2.Arap İsrail savaşı yaşandı. Bu savaş
sonunda Mısır ve Suriye’nin, İsrail karşısında yaşadığı hezimet arap
dünyasında, İsrail’e olan ABD ve Batı Avrupa desteğinden dolayı kızgınlık yaratmıştı.
OPEC üyesi arap ülkeleri savaşın hemen
ardından petrol krizine sebep olacak anormal fiyat arttırımlarına gitti. Tüm bu
gelişmelerin, Altın pencerenin kapatılması yani Bretton Woods sisteminin
çöküşünün hemen ardından yaşanmış olması günümüze değin ciddi spekilasyonlara
sebep oldu. 24 aralık 1973 de Tahranda toplanan başta Suudi Arabistan ve İranın
liderlik ettiği 6 OPEC üyesi ülke, 1971 de 2 USD civarında olan petrol
fiyatlarını 15 USD ye çıkardı.
Fed, parasal genişlemeyi istikrarsız bir şekilde sürdürmek için
özgürdü. ABD'nin karşılaştığı ana sorun, diğer ülkeleri ABD doları tutmaya ve
kullanmaya nasıl motive edebileceklerdi. Bu noktada ABD arap İsrail savaşı ve
sonucunda yaşanan petol krizini yeni bir fırsata dönüştürecek bir sistem üzerine
çalışmaya başladı.
Sızan belgelere göre, 1973-74'te bu gelişmeleri "düzenlemeye"
yardımcı olan diğer ilgili taraflar vardı. Henry Kissinger Hollanda'daki
Bilderberg'de BP'nin Lord Greenhill, Chase Manhattan Bankası'ndan David
Rockefeller, Lehman Brothers'ın George Ball ve Zbigniew Brzezinski'yle bir
toplantı yaptı. (www.ihracat.co)
Petrodolar döngüsünün kurulumu: ABD, Suudi işbirliği
Kısa süre sonra, Kissinger Suudi monarşisi ile müzakerelerde
bulundu ve sonunda Suudi Arabistan ile ABD arasında bir anlaşmaya varacak
şekilde görüşmelere başladı. Suudiler ile yeni atanan ABD Hazine bakanı William
Simon arasında gizli bir toplantı yapıldığı yakın zamanda açıklandı.
Hedef, ABD düşmanı Suudi Arabistan’ı ABD müttefiğine dönüştürmenin
bir yolunu bulmak ve böylece ABD ekonomisini yeniden canlandırmak için daha
sonraları “petrodolar” olarak adlandırılacak sistemin inşasıydı. Nixon, sadece
bu ciddi ekonomik problemi çözmekle kalmayıp, aynı zamanda bölgede Sovyetler
Birliği'nin etkilerini de zayıflatmış ve ABD güdümü sağlamış olacaktı.
William Simon, fikri nasıl satacağını biliyordu: ABD, Suudi rejimi
için askeri garantörlük verecek, bir anlamda Suudi ülkesi ve rejimine yönelik
tehditlerde yanında olacak ve Suudi rejimine yatırım güvenliği sunacak,
Suudilerin ABD de yaptıkları yatırım ve bankalarında ya da devlet fonlarındaki
paradan kimsenin haberi olmayacaktı. (Suudi yatırımları ayrı ayrı açıklanmadı,
bunun yerine diğer petrol ihraç eden ülkelerle gruplandırıldı) Aşağıdaki
grafikte gösterildiği gibi Suudi Arabistan petrol ihraç eden ülkeler arasında
en büyük ABD alacaklısıdır. Suudiler ABD hazine bonolarında 117 milyar dolar
tutmaktadır.
Ve böylece, bir ortaklık ve stratejik bir ittifak kuruldu:
ABD Suudi rejiminin hayatta kalmasını garanti edecek, Suudi petrol alanları için
askeri güvenlik sağlayacak ve Suudi hükümetine silah satacak, Buna karşılık
Suudi Arabistan, petrol satışını sadece ABD doları ile yapacak, petrol satışlarından
elde ettiği dolarlarını ABD yatırım araçlarına yatıracaktı. Aynı zamanda yeni
bir kriz ya da petrol ambargosunu önlemekte OPEC'i yönlendirmek üzere
kullanılacaktı. (www.ihracat.co)
Bu ittifak, "petrodolar sistemi" ne geçişi
paradigma kayması olarak nitelendirdi. ABD'nin altın pencerenin kapatılmasıyla
ortaya çıkan boşluğu doldurmasını sağladı. Petrol holdingleri ve finans
oligarkları, ABD doları için yeni bir talep dalgası yaratarak fon akışını sağladı.
Yapay ve temelsiz olmasına rağmen, dünya çapında artan petrol talebi ile
desteklendi. Ve aynı zamanda suni talep, genişletici ABD para politikasının yıllardır
devam etmesini başarıyla desteklemiştir - en azından küresel finansal krizin başlangıcına
ve şimdi kendimizi bulduğumuz noktaya kadar.
Başka Bir Paradigma Değişimi Devam Ediyor mu?
Bretton Woods sisteminin çöküşüyle birlikte gelen paradigma
kaymasına benzer şekilde, bugün bir başka büyük değişime sebep oldu. Ron Paul'a
göre, günümüzde petrol üreten ülkelerin, dolar yerine petrollerine altın veya
farklı bir döviz kuru talep ederlerse sonuçlarının ne olacağını tahmin
edebiliyoruz.
Son yıllarda yapılan petrol satış sözleşmelerinde zaten değişiklikler
gördük. 2013'te Rusya'nın devlete ait petrol şirketi Rosneft, Çin devleti ile şimdiye
kadar yapılmış en büyük anlaşma olan 270 milyar ABD Doları değerinde petrol
anlaşması yaptı, ödeme iki ülkenin para birimleri üzerinden yapılacak. Buna ek
olarak, birçok OPEC ülkesi petrol işlemlerinin dolar haricindeki bir para
birimi ile yapılmasına izin veriyor.
Ocak 2016'da Hindistan ve İran petrol satışlarını Hint
rupisi cinsinden belirlemeyi kabul etti. Katar, 2014 yılında Çin ile Çin yuanı
ile ticaret yapma kararı aldı. Aralık 2015'te Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
ve Çin, yuan için yeni bir para birimi takas sözleşmesi oluşturdu. Her iki adım
da Körfez ülkelerinin USD ye olan bağımlılıklarını ve ABD doları riskini
azaltmak için önlemler aldığını göstermektedir.
Bu nedenle, bütün gözlerin Ortadoğu'daki jeopolitik kargaşa
üzerinde olduğu açıktır. ABD'nin Irak ve sonrasında Suriye politikası, bölgedeki
Suudi Arabistan'ın yavaş yavaş zayıflayan stratejik konumu ve İran'ın ekonomik
yaptırımların kaldırılmasından sonra artan gücü sonrasında endişeler yoğunlaştı.
Buna ek olarak, ABD - Suudi ilişkileri sık aralıklarla çıkar
çatışmaları ve güven bunalımlarına sahne olmakta. 2017 Nisan ayında Suudi
Arabistan, Kongre'nin 11 Eylül terörist saldırıları ile ilgili, Suudi
Arabistanı sorumlu tutacak bir tasarıyı kabul etmesi halinde milyarlarca ABD
hazine bonosu satmaya devam edebileceği konusunda uyardı.
Tasarı mayıs ayında
Senato'yu geçti ve şu anda Temsilciler Meclisinde, ancak henüz bir oylama yapılmayacak.
Suudi tehdidi henüz gerçekleşmedi ama eğer öyleyse, ABD hazine tahvil piyasasında
milyarlarca dolar çekilecek - büyük bir anın hareketi, petrodolar sisteminde 40
yılı aşkın işbirliğini sembolik olarak sona erdirebilir. (www.ihracat.co)
YORUM